Âlemlere rahmet olarak gönderilen Muhammed aleyhisselâmın mübârek yüzü ve bütün aza-i şerîfesi ve mübârek sesi, bütün insanların yüzlerinden ve azasından ve seslerinden güzel idi. Mübârek yüzü ay gibi nurlanırdı. Sevindiği mübârek alnından belli olurdu.
Mübârek gözleri büyük, kirpikleri uzun, gözlerinin karası gayet siyah idi. Fahr-i âlemin alnı açık, kaşları ince ve arası açık idi. Mübârek burnu, gayet güzel olup, orta yeri bir miktar yüksek idi. Mübârek ağzı küçük değildi. Mübârek dişleri beyaz olup, ön dişleri seyrek idi. Konuştuğu zaman, sanki dişleri arasından nur çıkardı. Allahü teâlânın kulları arasında ondan daha fasih ve tatlı sözlü kimse görülmedi. Mübârek sözleri gayet kolay anlaşılır, gönülleri alır ve ruhları cezbederdi. Söz söylediği zaman, kelimeleri inci gibi dizilirdi. Mübârek sesi, kimsenin sesinin yetişemediği yere yetişirdi. Fahr-i âlem efendimiz, hep güler yüzlü idi. Tebessüm ederek gülerdi. Gülerken, mübârek dişleri görünürdü. Güldüğü zaman nuru duvarlar üzerine ziya verirdi.
Ağlaması da gülmesi gibi hafif idi. Kahkaha ile gülmediği gibi, yüksek sesle de ağlamazdı. Ama mübârek gözlerinden yaş akar, mübârek göğsünün sesi işitilirdi.
Peygamber aleyhisselâmın mübârek parmakları iri, kolları etli, avuçlarının içi geniş idi. Bütün vücudunun kokusu, miskden güzel idi. Mübârek bedeni, hem yumuşak, hem de kuvvetli idi. Mübârek elleri ipekten yumuşak idi. Omuz başının kemikleri iri, göğsü geniş idi.
Resûlullah efendimiz çok uzun boylu olmayıp, kısa dahi değildi. Mübârek saçları ve sakallarının kılı çok kıvırcık ve düz değil, yaratılışta ondüle idi. Resûlullah, misvakı ve tarağını yanından ayırmazdı. Mübârek saçını ve sakalını tararken aynaya bakardı. Önüne bakarak, süratle yürürdü. Bir yoldan geçtiği güzel kokusundan belli olurdu. Kırmızı ile karışık, beyaz benizli olup gayet güzel, nurlu ve sevimli idi...
Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye