En Büyük Lider Hz.Muhammed(s.a.v)'dir.
  6 Günde Yaratılış
 

6 Günde Yaratılış

Fussilet suresi 9–12. ayetler pek çoklarının kafasını karıştırmaktadır. Daha kötüsü bu ayetler bazıları tarafından Kuran’a saldırmak için kullanılmaktadır. Aşağıda bu ayetleri veriyorum:

Fussilet/9-12 (Y.Nuri Öztürk)
De ki: "Siz, yerküreyi iki günde yaratana gerçekten nankörlük edip O'na ortaklar mı koşuyorsunuz? Âlemlerin Rabbi'dir O."
O, yeryüzüne, denge ve dayanıklık sağlayan dağları üstünden yerleştirdi. Onda bereketlere vücut verdi. Ve onda, azıklarını dört günde takdir edip düzenledi. İsteyip duranlar için eşit miktarda olmak üzere...
Sonra buhar/duman halindeki göğe yöneldi de ona ve yerküreye şöyle seslendi: "İsteyerek veya istemeyerek gelin!" Onlar şöyle dediler: "İsteyerek geldik!"
Böylece onları, iki günde yedi gök halinde takdir edip her göğe kendi iş ve oluşunu vahyetti. Ve biz, arza en yakın göğü kandillerle ve bir korumayla donattık. İşler bunlar Azîz ve Alîm olanın takdiridir.

Y. Nuri Öztürk'ün bu çevirisini en temiz çeviri olduğu için seçtik. Ancak bu çeviride bile hatalar var. Bu çeviride 12. ayette verilen “Böylece onları, iki günde yedi gök halinde takdir edip” şeklindeki ifade doğru değil. Ayetin Arapça orijinalinde geçen “Fe kadahünne” ifadesindeki fiilin karşılığı “takdir etmek” değil “tamamlamak”… Nitekim A. Yusuf Ali İngilizce çevirisinde bu ayeti şu şekilde veriyor:

Fussilet/12 (A. Yusuf Ali)
“So He completed them as seven firmaments in two Days, and He assigned to each heaven its duty and command. And We adorned the lower heaven with lights, and (provided it) with guard. Such is the Decree of (Him) the Exalted in Might, Full of Knowledge.”

Görüldüğü gibi Yusuf Ali söz konusu Arapça fiili İngilizceye “complete” olarak çevirmiş: Yani “tamamlamak”…

Türkçe bir örnek olarak da Ali Bulaç mealindeki çeviriyi veriyorum:

Fussilet/12 (Ali Bulaç)
Böylece onları iki gün içinde yedi gök olarak tamamladı ve her bir göğe emrini vahyetti. Biz dünya göğünü de kandillerle süsleyip-donattık ve bir koruma (altına aldık). İşte bu, üstün ve güçlü olan, bilen (Allah)'ın takdiridir.

Ali Bulaç ta mealinde bu kelimeyi “tamamlamak” olarak çevirmiş. Bunun önemini makalenin devamında göreceğiz.

Bir diğer hata da 10. ayetteki “takdir edip düzenledi” şeklindeki ifade… Bu ayette geçen Arapça kelime “kaddera”… Bu kelimenin anlamı ise “takdir etmek”. Hocamızın “düzenledi” eklentisi doğru değil.

Fussilet suresindeki bu ayetleri (9-12) Kuran’a saldırı amacıyla kullananlar verilen süreleri ardı ardına toplayarak 8 gün sonucunu elde etmekte ve Kuran’ın başka ayetlerinde göklerin ve yerin yaratılışı için verilen 6 günle uyuşmadığını söyleyerek bir çelişki olduğunu iddia etmektedirler.

Bu saldırıya karşı Müslümanların geliştirdiği mantık ise şudur: Azıkların takdir edildiği 4 gün önceki 2 günü de içine almaktadır. Dolayısıyla aslında toplam süre yine 6 gün etmektedir. Ancak bu mantık yeryüzünün big-bang anından itibaren fiziksel olarak varlığını gerektirmekte olduğundan, mevcut kozmoloji ile uyumlu değildir.

Mevcut kozmolojik bilgilerimize göre evren 13,7 milyar yıl yaşındadır (200 milyon yıllık bir hata payı bırakılmıştır). Dünyanın yaşı ise 4,5 milyar yıl olarak tahmin edilmektedir. Elbette bütün bu hesapların yanlış olduğu ileri sürülebilir. Ancak biz bu makalede mevcut kozmolojik bilgiyle uyumlu bir alternatif açıklama getirmeye çalışacağız. Evrenin ve dünyanın yaşı ile ilgili olarak makalenin sonundaki referanslara göz atabilirsiniz.

Aslında bütün mesele ayette verilen azıkların takdir edildiği 4 günün zaman içerisinde nerede konumlandırılacağıyla ilgilidir. Ayette azıkların takdir edildiği bu 4 günün dünya yaratıldıktan sonra geçen bir süre olduğu söylenmemektedir. Bilakis biz bu sürenin dünyanın var olmadığı ilk 4 gün olduğunu düşünüyoruz. Her şeyden önce ayetin azıklarla ilgili bölümünde kullanılan Arapça fiile dikkat etmek gerekiyor: “kaddera”. Yani “takdir etmek”. Ayette geçen ve benim asıl kafa karışıklığına sebep olduğunu düşündüğüm kelime ise “fıha”, yani “onda (yerde)”. Doğrudan ayetin bu kısmı üzerinde konuşmak yerine bir örnek üzerinde konuşmanın meseleyi aydınlatacağını düşünüyorum. Bu amaçla aşağıdaki 2 cümleyi hazırladım:

“Ve takdir etti yerde yaşamı daha yer yok iken”.

“Ve takdir etti kadında güzelliklerini daha kadın yok iken”.

Örnek cümlelerimizde mantıksal olarak hiçbir hata ve tutarsızlık yoktur. Allah’ın yerde bir şey takdir etmesi için yerin var olması gerekmez! İşte ayette de söylenen aslında budur. Daha açık bir ifadeyle cümlede kullanılan “orada/onda (yerde)” ifadesi eylemin (takdir etmek) gerçekleştiği yer değil, eyleme konu olan yerdir. Yerdeki azıklar yerin var olmadığı ilk 4 gün içinde takdir edilmiştir. Bu ayetteki ifade aynı zamanda 6 günde yaratılışın, yeryüzünün olmadığı ilk 4 gününde yeryüzü için bir planlamanın/tasarımın yapıldığını vurgulamaktadır. Yani yeryüzü ve onda yaratılacak şeyler hatta bunların miktarları ilk 4 günde belirlenmiş durumdadır. Bunun önemini makalenin devamında göreceğiz. (Not: “takdir etme” konusunu anlamada güçlük çekenler yazının en sonundaki “açıklama” bölümüne baksınlar).

Dolayısıyla toplam süre yine 6 gündür. Yerin yaratılması ve göklerin yedi gök olarak düzenlenmesi ise son 2 günde gerçekleşmiştir. Göğün yedi gök olarak son 2 günde düzenlenmesi, tüm göklerin son 2 günde oluştuğu anlamına gelmez. Bununla vurgulanmak istenen yedi gök halini almanın (yedi gök olarak tamamlanmanın) son 2 günde olduğudur.

Bu durum mevcut kozmolojik bilgi ile mükemmel bir şekilde örtüşmektedir. Dünyanın yaşı olan 4,5 milyarı kâinatın yaşı olan 13,5 milyara bölerseniz elde edeceğiniz sonuç, 2 günü 6 güne bölerseniz elde edeceğiniz sonuç ile aynıdır. Ayrıca bu açıklamayı doğru kabul ederseniz dünyanın big-bang’ten bu yana fiziksel olarak var olması sorunundan da kurtulmuş olursunuz. Güneş sisteminin yaşı da dünyanın yaşıyla aynıdır. Bu durum “son 2 günde yedi gök halini alma” sürecinin gerçekten de doğru olduğunu göstermektedir.

Bu açıklama yaratılışla ilgili diğer Kuran ayetleriyle de uyumludur. Kuran “yaratmaktan” bahsederken bunu topyekûn bir olay olarak ele alır. Aşağıdaki ayetler bu durumu açıklamaktadır:

Hadid/4
O'dur ki, gökleri ve yeri altı günde yarattı. Sonra Arş üzerine hükümranlığını kurdu. Yere gireni, ondan çıkanı, gökten ineni ve ona yükseleni bilir ve her nerede olsanız sizinle beraberdir. Allah bütün yaptıklarınızı görür.

Kaf/38
Andolsun ki, Biz , o gökleri, yeri ve aralarındakileri altı günde yarattık, Bize bir yorgunluk da dokunmadı.

İlk ayette göklerin ve yerin altı günde yaratıldığı, ikinci ayette ise göklerin, yerin ve aralarındakilerin altı günde yaratıldığı söylenmektedir. Bu iki farklı anlatımla söylenmek istenen yaratmanın bir bütün olduğu ve sadece yoktan var etmeyi değil aynı zamanda tasarlamayı/düzenlemeyi de içerdiği vurgulanmaktadır. Bu iki değişik ifade tarzı ile yüce Allah, bir şeyi belli bir sürede yarattım derken, ondaki her şeyi yarattığını söylemek istediğini vurgulamaktadır. Dolayısıyla Fussilet/9’da yerin 2 günde yaratıldığı söylendiğinde bunu da bir bütün olarak ele almak gerekir. Yeryüzünde yaratılan her şey bu 2 günde yaratılmış olmalıdır.

Bir diğer delil de Naziat suresidir. Bu surede yerin yaratılış aşamalarından şöyle bahsedilmektedir:

Naziat/27-33
Siz mi yaratılışça daha çetinsiniz, yoksa gökyüzü mü? Onu O "Allah" bina etti.
Boyuna yükseklik verdi, nizamına koydu.
Gecesini kararttı, kuşluğunu çıkardı.
Ondan sonra da yeryüzünü döşedi.
Ondan suyunu ve otlağını çıkardı.
Ve dağlarını oturttu.
Sizin ve hayvanlarınızın yararlanması için.

Bu ayetlerde yerin (yerkabuğunun) döşenmesi ve dağların oturtulmasının gece ve gündüzün oluşumundan sonra olduğu açıkça bildirilmektedir. Bu durumda yerin döşenmesi ve dağların oturtulmasından ve otlağın (azıkların!) çıkarılmasından önce güneş var ve gök duman halinde değil demektir. Yüce Allah Fussilet suresinde duman halindeki göğe son 2 günde (ilk 4 günden sonra) yöneldiğini bildirmektedir. Bu da bizim güneşimizin ancak son 2 günde var olduğunu gösterir. Bunu Naziat suresindeki ifadelerle birleştirdiğimizde yerkürenin yaratıldığı 2 günün de bu son 2 gün olduğu anlaşılmaktadır. Güneş sisteminin yaşı olarak yaklaşık 4,5 milyar yılın hesaplandığını da tekrar belirtelim.

Fussilet suresinde verilen bir diğer bilgi de yere ve duman halindeki göğe Allah tarafından “birlikte gelin” dendiği ve yer ve göğün bu emre uyduklarıdır. Bu ifadeler yer ve göğün (güneş sisteminin) birlikte ve son 2 günde oluştukları savımızı desteklemektedir.

Ancak bu konuyla ilgili olan ve açıklanması gereken bir ayet daha var: Bakara 29.

Bakara/29 (Hamdi Yazır)
O öyle bir yaratıcıdır ki, yerde ne varsa hepsini sizin için yarattı; sonra iradesini göğe yöneltip onları yedi gök olarak düzenledi. O, her şeyi pek iyi bilendir.

Bu ayette yüce Allah yerde ne varsa hepsini yarattığını (yeri değil!) ve sonra yedi göğü düzenlediğini söylemektedir. Oysa biz yukarıda yerin yaratılması ve yedi göğün düzenlenmesinin son 2 günde gerçekleştiğini iddia etmiştik.

Eğer bu ayet dikkatle incelenirse yerin değil yerde ne varsa hepsinin yaratıldığının söylendiği fark edilecektir. Peki, yerde neler var? Madde var, bu maddenin oluşturduğu yapılar var, canlılar var ve daha nice şeyler…

Daha fazla devam etmeden önce aşağıdaki 3 ayeti vermek istiyorum:

Hadid/25
Andolsun ki, Biz peygamberlerimizi açık delillerle gönderdik; beraberlerinde kitap ve mizan (terazi, ölçü) indirdik ki, insanlar adaletle tutunsunlar. Bir de demiri indirdik ki, onda hem çetin bir sertlik, hem de insanlar için birçok faydalar vardır. Çünkü Allah kendisine ve peygamberlerine gıyabında yardım edenleri belli edecektir. Şüphesiz Allah çok güçlüdür, üstündür.

Zümer/6
O, sizi tek bir nefisten yarattı. Onun esini de ondan meydana getirdi. Sizin için yumuşak başlı hayvanlardan sekiz çift indirdi. Sizleri analarınızın karınlarında üç türlü karanlık içinde yaratılışdan yaratılışa yaratıp duruyor: işte Rabbiniz Allah O'dur, mülk O'nundur, O'ndan başka tanrı yoktur. O halde nasıl (haktan) çevrilirsiniz?

Araf/26
Ey Adem oğulları, size çirkin yerlerinizi örtecek ve süs olacak giysi indirdik; fakat takva elbisesi hepsinden hayırlıdır. İşte bu, Allah'ın ayetlerindendir. Gerek ki, düşünüp ibret alırlar.

İlk ayette demirin, ikinci ayette sekiz çift büyük baş hayvanın indirildiği söylenmektedir. İlk ayet bize dünyadaki tüm maddenin aslında dünyanın var olmadığı ilk 4 günde yaratıldığını ve yere indirildiğini söylemektedir ki bu kesinlikle doğrudur. İkinci ayet ise yeryüzündeki yaşamın da “indirildiğini” vurgulamaktadır. Bazı meallerde bu ayetteki “indirdi” kelimesi “yarattı” olarak çevrilmiştir. Ancak ayette açıkça Arapça “indirdi” anlamına gelen “enzelna” kelimesi kullanılmış. Üçüncü ayette giysi indirmekten bahsedilmektedir. Yine “indirmek”, “yaratmak” değil!

İlk ayette yerdeki ham madde için, ikinci ayette canlılar için ve nihayet üçüncü ayette mamul madde için “indirmek” kelimesinin kullanıldığını görüyoruz. Bu kelime ilk ayette gerçek manasında kullanılmış olsa da diğer iki ayette bahsi geçen şeylerin “bir şekilde” daha önce var olduklarını ve sonradan yere indirildiklerini vurgulamaktadır. Bunun “ne şekilde” olduğunu anlamak için Kuran’ın “yaratmak” ile ne kastettiğini anlamak gerekiyor.

Kuran’da yaratmak kelimesi sadece yoktan var etmek değil, aynı zamanda tasarlamak anlamında da kullanılmıştır:

Kuran (Muminun/14)
“Sonra o damlayı bir pıhtıya dönüştürdük, bu pıhtıyı bir et parçacığına dönüştürdük, bu et parçacığını bir takım kemiklere çevirdik, derken bu kemiklere bir et giydirdik; sonra ona bambaşka bir yaratık olarak hayat verdik. Bak ne şanlı o Allah, yaratanların en güzeli!.”

Bu ayetin sonunda Arapça “halikiyn” kelimesi kullanılmıştır ve Allah’ın yanında yaratıcılar olarak insana atıfta bulunulmaktadır. İnsanın yaratması yoktan var etmek şeklinde değil, tasarlamak şeklindedir. Dolayısıyla Bakara/29’da kullanılan “yarattı” ifadesi de aslında “tasarladı” olarak alınabilir.

Bu durumda yerde ne varsa hepsi aslında yer var olmadan önce tasarlanmıştı ve tasarım olarak vardı (Eflatun’un (Platon) kulakları çınlasın!) sonucunu çıkarabiliriz ve böylelikle Bakara/29 ayetini de mantıksal olarak açıklamış oluruz. Nitekim aşağıdaki cümlede mantıksal açıdan hiçbir çelişki yoktur:

“Tasarladı/Yarattı yerde ne varsa daha yer yok iken”.

Popüler bir örnek olarak bebek bezi Prima’nın reklâmları verilebilir. Reklâmın ilk versiyonunda “bebekler için yarattık” şeklindeki slogan (sanırım gelen tepkiler üzerine) daha sonra “bebekler için tasarladık” halini almıştı.

Tasarlamak kelimesinin İngilizcedeki karşılığı olan “design” kelimesinin sözlük anlamlarından biri de “the creation of something in the mind” şeklinde verilir. Yani “bir şeyin akılda yaratılması”! Hatta bazı sözlüklerde doğrudan “create (yaratmak)” kelimesi karşılık olarak verilir. (Bakınız: Design)

Bu makaledeki açıklamalara katılırsınız ya da katılmazsınız. Ancak tüm bu açıklamaların Kuran ayetleriyle desteklendiğini görmezden gelemezsiniz. Kuran “yaratmak” kelimesini “tasarlamak” anlamında açık bir şekilde kullanmıştır. Dolayısıyla bu makaledeki açıklamanın sadece bir “çıkarım” olduğu ve Kuran tarafından desteklenmediği iddia edilemez. “İndirmek” ifadelerini içeren ayetler ve Müminun suresi, ayet 14 apaçık ortadadır.

Söz konusu ayetlerde geçen ifadeler ve bu makalede açıklanan görüşler alem-i gayb ve alem-i şehadet kavramlarıyla da ilişkilendirilebilir. Aşağıda bu konuyla ilgili bir web sitesinden yaptığım alıntıyı bulacaksınız:

“Kur'an-ı Kerim de, gayb âlemi ve şehadet âlemi olmak üzere, genel olarak, iki âlem kabul etmektedir. Bu durumda, insanın duyularına ve bir noktaya kadar tasarrufuna verilmiş şehadet âlemi (görünürler âlemi)ne karşı; tamamen Allah'ın tasarrufu ve bilgisi altında bulunan bir de gayb âlemi vardır.”

Son olarak, Fussilet 9/12 ayetleri ile Naziat 27/33 ayetlerini birlikte değerlendirdiğimizde dünyanın, yaratılışın 6 gününün son 2 gününde var edildiği muhkem bir hal almaktadır. Bakara/29’daki ifade ise müteşabihtir.

Referanslar
Evrenin Yaşı: Wikipedia - Age of the universe, NASA - WMAP - Age of the Universe
Dünya'nın Yaşı: Wikipedia - Age of the Earth

Açıklama
“Takdir etme” meselesini anlamakta güçlük çekenler için aşağıdaki dönüşümleri hazırladım:

Takdir etti onda yaşamı ===> Takdir etti olmasını onda yaşamın
Takdir etti onda gıdalarını ===> Takdir etti olmasını onda gıdalarının

“Gıdalarını” kelimesi de biraz kafa karıştırıyor gibi… Bunun için de aşağıdaki açıklayıcı örneği hazırladım:

Takdir etti onda gıdalarını ===> Onda (ona has) gıdalar takdir etti

Şimdi soru şu: Ne zaman takdir etti?
Yanıt: Daha o yokken!

Kaynak: http://www.quran-miracle.info/kuran.aspx

 
  Bugün 3 ziyaretçi (5 klik) kişi burdaydı!  
 
www.enbuyuklider.tr.gg Facebook'taki grubumuz ''En Büyük Lider Hz.Muhammed(s.a.v)'dir.''
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol